- yalnız kalmak
изакъоу къэнэн
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sipsivri kalmak — herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru başına kalmak — hayatında veya yanında kimsesi kalmamak, kimsesiz, yalnız kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenha kalmak — çevresindekiler gidip tek başına, yalnız kalmak Onlar gittikten sonra her yer tenha kaldı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
adı kalmak — bir kimse veya bir şey ortadan çekildikten, öldükten sonra dillerde yalnız adı dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eline kalmak — (birinin) ondan başka yardım edeni olmamak, yalnız ona muhtaç olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAHALLİ — (Halâ. dan) Boşalmak. Boş kalmak. Tenhaya çekilmek. Yalnız kalmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ŞÜZUZ — (Şâzz. dan) Kaide ve kanun dışı kalmak. Yalnız kalmak. * Karşı olmak, muhalif olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
doruk — is., ğu 1) Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika 2) mec. En üstün başarı düzeyi Dorukta yalnız kalmak ve doruktan başlamak ne kadar da zormuş meğer. T. Buğra 3) mec. Heyecan, sevinç, coşku vb. duygularda ulaşılan en… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenhalaşmak — nsz 1) Yalnız kalmak 2) Tenha duruma gelmek, boşalmak, ıssızlaşmak Akşam satıcılarının melankolik sesleri, tenhalaşan mahalle aralarında inliyor. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük